KKTC askerlik ne kadar ?

Koray

New member
KKTC Askerlik: Bir Erkeklik Hikâyesi Üzerinden Zorluklar ve Dönüşüm

Giriş: Bir Sorunun Ortasında

Bugün, KKTC’de askerlik yapmakla ilgili düşündüğümde aklıma gelen ilk şey, zamanın nasıl geçeceğiydi. Herkesin askerlik hikayeleri farklıdır, bazıları komik, bazıları zorlayıcı, bazılarıysa çok öğreticidir. Bu yazıyı paylaşırken amacım, askerlik gibi toplumun derin bir parçası haline gelmiş bir konuda hem erkeklerin bakış açılarını hem de toplumsal rolleri nasıl şekillendirdiğini tartışmak. Biraz daha derine inelim, belki de askerlik üzerine sorgulamalar yaparken hepimizin düşündüğü ancak dile getirmediği sorulara da ışık tutarız.

Benim hikâyem, askerlik görevini tamamlama sürecinde bir arkadaşımın yaşadığı zorluklar etrafında şekillendi. O ve arkadaşlarıyla bir tartışma yaptık, ve sonunda bu yazıyı yazma kararı aldım. Anlatmak istediğim şey ise, askerliğin sadece bir "geçici görev" olmanın ötesinde, kişisel ve toplumsal bir dönüm noktası olabileceğidir.

Hikaye: Askerlik Yolu - Mehmet ve Leyla

Mehmet, KKTC’de askerlik yapmak için çağrıldığında, bu durumu kabullenmekte zorlanıyordu. Henüz genç bir adamdı, kariyerini yeni başlatmış ve hayatına yön verecek birçok fırsat varken, askere gitmek zorunda kalmak, ona göre en büyük engel gibi görünüyordu. Ahmet, Mehmet’in yakın arkadaşıydı ve onun bu kaygılarını sıkça dile getirdiğini biliyordu. "Ne olacak ki, bir yıl geçer gider," diye düşünüyordu. Ahmet, sorunlara çözüm odaklı yaklaşan, her şeyi mantıklı bir şekilde görebilen ve stratejik düşünen biriydi. "Bir yıl sonunda geri döneriz, hayatına kaldığın yerden devam edersin," diyordu.

Ancak, Mehmet'in durumuna farklı bir açıdan yaklaşan Leyla, durumu çok daha derinlemesine düşünüyordu. Onun için bu, sadece bir "yıl" meselesi değildi. Mehmet’in askere gitmesinin, onun duygusal ve psikolojik olarak nasıl etkileneceğini düşünüyordu. "Bir yılın sonunda belki geri döneriz, ama Mehmet, bu süreçte kim bilir ne kadar değişir? Hangi duygusal zorluklarla baş etmek zorunda kalır?" diyor ve durumu derinlemesine inceliyordu. Leyla, askerlik sürecinin sadece bir görev yerine, insanın içsel dönüşümünü etkileyebilecek bir süreç olduğuna inanıyordu.

Erkeklerin Perspektifi: Çözüm Odaklı Bir Görev

Mehmet, KKTC’deki askerlik hizmeti için çağrıldığında, Ahmet’in bakış açısı onu biraz olsun rahatlatıyordu. Ahmet, her şeyin mantıklı bir yolu olduğuna inanıyordu. Askerliğin zorluklarını kabullenmek, elinde sonunda kontrol edebileceği bir şeydi. Sonuçta, orada geçirilen zaman, erkekliğini kanıtlaması gereken bir dönemdi. Düşünceleri netti ve askerliğe dair kaygıları yoktu. "Bir yılımı verirsem, döndüğümde hayatımda daha güçlü bir noktada olurum," diyordu.

Ahmet’in bakış açısı, klasik erkek bakış açısına uygun bir çözüm önerisiydi. Zorluklarla karşılaşıldığında, bu bir mücadeleydi ve çözümü de vardı. Mehmet’in askere gitme kararı aslında Ahmet için, hayatın olağan akışının bir parçasıydı. Her şeyin geçici olduğunu bilmek, onlara güven veriyordu. Ahmet için, önemli olan askerlikte başarılı olmak ve kendi değerini ispatlamaktı. Bu bakış açısı, askerliğin bir tür "eğitim" olarak görülmesini sağlıyordu.

Mehmet de, bu çözüm odaklı yaklaşımı benimsemek zorundaydı. Çünkü askere gitmenin başka yolu yoktu. "Bir yıl," diyordu, "hayatımın sadece bir yılı, ne olur ki?"

Kadınların Perspektifi: Empatik Bir Bakış

Leyla, Mehmet’in yaşadığı kaygıları derinlemesine anlamaya çalışıyordu. Onun gözlerinde, askerliğin sadece bir görev değil, bir ruhsal süreç olduğuna dair endişeler vardı. Leyla, askerliğin bir erkeğin hayatındaki en önemli deneyimlerden biri olduğunun farkındaydı. Ancak, bu sürecin getireceği değişimlerin nasıl olacağını, bir yılın sonunda neler yaşanacağını kestirmek zordu. Mehmet’in yanında olmak, ona destek vermek istiyordu.

"Bu sadece bir görev değil," diyordu Leyla. "Askerlik bir süreçtir. Senin için bir dönüşüm anı olacak. İçsel olarak zorlanabilirsin, kimse sana yardım etmeyecek. Ama bu, seni güçlendirecek bir şey olacak."

Leyla, askerliğin sadece fiziksel zorluklar yaratmadığını, aynı zamanda bir insanın psikolojik ve duygusal olarak da etkileneceğini savunuyordu. Bir yıla yayılan bu değişim süreci, bazen yalnızlık, zorlayıcı ilişkiler veya manevi baskılarla şekillenebilir. Birçok erkeğin, toplumsal baskılarla daha sert ve dayanıklı olmaya zorlandığını düşündü. Ve bu süreçte onlara en çok empatiyle yaklaşılması gerektiğini savunuyordu.

Toplumsal ve Tarihsel Bir Perspektif: Askerlik ve Değişen Normlar

KKTC'deki askerlik, tarihsel olarak, toplumsal yapıyı ve bireylerin kimliklerini şekillendiren önemli bir dönemeçtir. Askerlik, yıllardır erkeklerin toplumda "erkek" olarak kabul edilmelerinin bir yolu olarak görülmüştür. Erkekler, askerliğini tamamlayan ve bu zor dönemi atlatan bireyler olarak toplumda daha saygın bir yer edinirlerdi. Ancak günümüzde bu algı biraz daha değişiyor. Askerlik, kişisel bir deneyimden ziyade, toplumsal bir sorumluluk haline geliyor.

Mehmet ve Ahmet’in yaşadığı farklı bakış açıları, toplumun bu algıyı nasıl şekillendirdiğini ve insanın askerlik gibi bir deneyimi kişisel ve toplumsal olarak nasıl yaşadığını çok iyi bir şekilde yansıtıyor. Askerlik bir geçiş dönemi, bazen bir erkeğin kimliğini sorgulamasına, bazen de olgunlaşmasına vesile olabilir.

Tartışma Soruları

1. Erkeklerin askerlik sürecine dair çözüm odaklı bakış açısı, onların duygusal ve psikolojik açıdan yaşadıkları zorlukları nasıl etkiler?

2. Kadınların empatik bakış açıları, askerlik gibi toplumsal normların baskı yarattığı durumlarda nasıl bir etki yapabilir?

3. KKTC askerlik süreci, toplumsal cinsiyet normlarını nasıl şekillendiriyor ve bu normlar ne ölçüde değişiyor?

Hikayemizde olduğu gibi, askerlik yalnızca bir görev değil, aynı zamanda toplumsal yapılar, kişisel değişim ve kimlik kazandığımız bir süreçtir. Bu konuda sizin düşünceleriniz neler? Askerlik bir zorunluluk mu, yoksa erkeklerin içsel bir dönüşüm geçirmesi için bir fırsat mı?