Kin filmi nereden uyarlama ?

Ceren

New member
Kin Filmi Nereden Uyarlama? Gerçekten Ne Anlatmaya Çalışıyor?

Merhaba arkadaşlar, geçtiğimiz hafta “Kin” adlı filmi izledim ve düşünmeden edemedim. Film hakkında duygularım oldukça karışıktı ve şu soruyu sormak istiyorum: “Kin” gerçekten izlediğimize değer bir yapım mı, yoksa sadece başka bir uyarlama mı? Hepimiz Hollywood’dan ya da yerli sinemamızdan yapılan uyarlamaları görüyoruz. Ancak bu film, özellikle hikâyenin kökeniyle ilgili belirsizlikler ve uyarlama süreciyle tartışmalı bir hal alıyor. Peki, Kin filmi nereden uyarlanmış? Gerçekten de orijinal bir iş çıkarılabilmiş mi?

Benim gibi, filmi izlerken bazı zayıf noktalarını fark eden biriyseniz, bu yazıyı okumadan geçmeyin. Şimdi hep birlikte, filmdeki övgüye değer unsurlar ve tartışmaya açık yönleri detaylıca inceleyelim.

Kin: Temel Hikâye ve Uyarlama Sorusu

“Kin” filmi, 2018 yapımı bir bilim kurgu ve aksiyon filmi olarak karşımıza çıkıyor. Filmin yönetmeni ve senaristleri, Jonathan ve Josh Baker kardeşler. İlk bakışta, film; bir çocuk ve abisinin macerası, suç dünyası ve teknoloji ile ilgili bir hikâye gibi görünüyor. Ancak, burada önemli bir soru ortaya çıkıyor: “Kin” gerçekten özgün bir hikâye mi, yoksa daha önce var olan bir konseptin üzerine mi inşa edilmiş?

Film, aslında 2014 yılında çekilen kısa bir film olan "Bag Man"a dayanmaktadır. Kısa filmde, genç bir çocuğun suç dünyasıyla ve silahlarla ilişkisinin merkezde olduğu bir öykü vardı. Ancak bakıldığında, “Kin”un esasen “Bag Man”ın bir uzantısı olduğu söylenebilir. Kısa filmdeki esas karakter olan Eli’nin, yine hikayeye bir şekilde dahil olduğu ve aynı zamanda büyük teknolojik bir silahın peşinden gittiği ana tema, filmin temelini oluşturuyor.

İşte burada, birincil soruya geliyoruz: “Kin”in aslında ne kadar orijinal olduğu tartışılabilir. Film, klasik “aile bağları, suç ve teknoloji” temasına dokunsa da, türün klişeleriyle dolu ve bu, filmdeki hikâyenin taze ve farklı hissettirmesini engelliyor.

Erkek Bakış Açısı: Stratejik ve Teknik Eleştiri

Erkekler genellikle bir filmin yapısal ve teknik açılarına daha fazla odaklanırlar. Bu filmde de bahsedilmesi gereken en önemli konu, işleyişin ve hikâye anlatımının beklentilerin altında kalmış olması. Teknik açıdan, “Kin”in aksiyon sahneleri yeterince güçlü değil. Özellikle bilim kurgu türüne girmesi beklenen filmde, teknolojinin kullanımı minimal ve beklenenin çok gerisinde. Filmdeki teknoloji, izleyiciyi etkilemek için derinlikli bir şekilde işlenmemiş, sadece görsel bir öge olarak duruyor. Burada, film üreticilerinin potansiyelini kullanmadığı, teknolojiye dair daha derin bir felsefi veya bilimsel sorgulama eklememiş olması bence büyük bir eksiklik.

Aynı şekilde, filmin karakter gelişimi de zayıf. Eli’nin (Myles Truitt) hayatı, kardeşi ile olan ilişkisi üzerinden anlatılsa da, bu ilişkiyi derinlemesine inceleyen bir yapıya sahip değil. Genç bir çocuk ve suçlu bir abisi arasındaki ilişki aslında oldukça önemli bir tema olabilirken, bu derinlikli bir şekilde işlenmemiş. Sonuç olarak, film gerçek anlamda etkileyici bir karakter analizine sahip olmuyor ve bu da izleyiciyi duygusal olarak bağlamakta yetersiz kalıyor.

Ve tabii ki, bütün bu sorunların altında yatan temel meselelerden biri de “uyarlama” meselesi. Film, temelinde var olan bir kısa filmin uzantısı olmasına rağmen, bu uzantı üzerinden gerçekten yeni bir şeyler üretmeye çalışmak yerine, sadece daha fazla aksiyon sahnesi ve görsel efekt eklenmiş. Bu da özgünlük arayan bir izleyici kitlesi için tatmin edici olmuyor.

Kadın Bakış Açısı: Empatik ve Duygusal Eleştiri

Kadınlar genellikle bir filmdeki insani yönleri ve karakterlerin duygusal derinliklerini sorgularlar. “Kin”deki kadın karakterlerin yokluğu da büyük bir eksiklik. Hikâye büyük ölçüde erkek karakterler etrafında dönerken, kadınların hem filmdeki rolü hem de filmdeki insan odaklı temalar oldukça zayıf kalıyor. Bu durum, filmin genelinde bir cinsiyetçilik izlenimi yaratıyor ve filmin empatik değerini düşürüyor.

Özellikle Eli’nin annesinin hikâyeye dahil edilişi bile çok yüzeysel. Eli’nin annesi, geçmişte suç dünyasında yer almış bir kadındır, fakat onun hikâyesi neredeyse tamamen silik. Bu durum, filmin kadın karakterlere dair derin bir empatik bağ kurmaktan uzak olduğunu gösteriyor. Bu, izleyiciyi sadece aksiyon ve teknolojiye odaklanmaya zorlarken, duygusal bağ kurma noktasında eksik bir film ortaya çıkıyor. Kadınlar için önemli olan, sadece aksiyonun değil, aynı zamanda insan ilişkilerinin de derinlemesine işlendiği bir hikâyedir.

Filmde insanları birbirine bağlayan duygusal bir hikaye yoksun. Aile bağları, kardeşlik ilişkileri ve hayatta kalma mücadelesi gibi temalar, kadınların gözünden bakıldığında çok daha derinlikli bir şekilde işlenebilirdi. Kadınların bir filmdeki duygusal boyutlarıyla daha fazla bağ kurabilmesi, izleyiciyi hikayenin içine çekebilir, ancak “Kin” bunu başaramamış.

Sonuç ve Provokatif Sorular: Neredeyse Tamamen Boş Bir Uyarlama mı?

“Kin”in nihayetinde bize sunduğu şeyin, sadece aksiyon ve görsel efektler olduğu açık. Ancak, öne çıkan çok az derinlikli karakter gelişimi, zayıf empati yaratma çabası ve klişelerle dolu hikayesi nedeniyle film, gerçekte oldukça tatminsiz bırakıyor.

Filmi izlerken “Gerçekten buna gerek var mıydı?” diye sorguluyorsunuz. Kısa filmin başarılı bir uyarlaması mı, yoksa yaratıcı anlamda bir “yazılım hatası” mı bu?

Peki siz ne düşünüyorsunuz? Uyarlamalar her zaman mı orijinal fikirlerden geride kalır? Bu filmdeki eksiklikler, sadece teknik ya da yaratıcı eksikliklerden mi kaynaklanıyor, yoksa sinemada kadın ve insan odaklı temaların daha fazla ön plana çıkması gerektiğini mi? Aksiyonun gerisinde ne kaldı?

Fikirlerinizi merakla bekliyorum, tartışmaya katılın!