BM’den Türk, ABD’nin yeni sınır politikasının temel haklar için risk oluşturduğu konusunda uyardı




ABD’den sözde “hızlandırılmış ihraçlar”da beklenen artışa dikkat çeken Türk, COVID pandemisi ile ilgili Başlık 42 halk sağlığı düzenini bugün olduğundan daha fazla kullanma niyetini de eleştirdi.

Hızlandırılmış Atma


BM hakları şefi, hareketin ayda 30.000 Venezuelalı, Haitili, Kübalı ve Nikaragualı’nın “Meksika’ya hızlandırılmış sınır dışı edilmesine” izin vereceğini iddia etti.

Başlık 42’nin, insanları geri dönüşlerinin bir sonucu olarak karşılaştıkları riskleri değerlendirmeden, güney sınırındaki ABD göçmenlik yetkilileri tarafından 2,5 milyon kez insanları Meksika’ya veya kendi ülkelerine sınır dışı etmek için kullanıldığını açıkladı.

Yüksek Komiser, ABD’nin sözde “insani şartlı tahliye” programının Venezuelalılara ek olarak Küba, Haiti ve Nikaragua vatandaşlarını da kapsayacak şekilde genişletilmesini memnuniyetle karşıladı.

İltica ve koruma


Ancak, tedbirin “sığınma hakkı ve koruma ihtiyaçlarının bireysel olarak değerlendirilmesi hakkı da dahil olmak üzere temel insan hakları pahasına olmaması gerektiğini” vurguladı.

Çağrısı, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) geçen Cuma günü hükümete uluslararası insan hakları standartlarını yeniden düşünmesi ve bunlara uyması çağrısının ardından geldi.

Türk, sığınma talebinde bulunmanın “kişinin kökeni, göçmenlik statüsü veya uluslararası bir sınıra nasıl geldiğine bakılmaksızın bir insan hakkı” olduğunu vurguladı.

OHCHR başkanı, “Bu önlemlerin toplu sınır dışı etme yasağını ve geri göndermeme ilkesini ihlal ettiği görülüyor” dedi.

Şartlı tahliye yerine geçmez


Bazıları için, insani şartlı tahliyelerin sınırlandırılmasının “herkesin kendi insan hakları için koruma arama haklarını savunmanın yerine geçemeyeceğini” de sözlerine ekledi.

Sığınmaya en çok ihtiyaç duyanların ve savunmasız durumda olanların, ABD’de mali bir sponsora sahip olmak da dahil olmak üzere, insani şartlı tahliye almak için kısıtlayıcı gereklilikleri karşılama ihtimalinin düşük olduğunu kaydetti.

Yüksek Komiser, “Göç krizleri hakkında çok şey duyuyoruz, ancak gerçekte krizde olanlar genellikle göç edenler oluyor” dedi.

“Onları karalamak ve köklü haklarından mahrum bırakmak yerine göçü, her bireyin insan haklarına tam saygı duyarak, insanca ve güvenli bir şekilde yönetmeye çalışmalıyız.”